Çorlu Masaj Salonu Hale Hanım

Çorlu Masaj Salonu

“Çok güzeldi. Hadi bana sarıl uyuyalım.” Çorlu Masaj Salonu 
Gece Mine için geçmek bilmedi. Seviştikten daha sonra uyuyacağını sandıysa da olmadı. Fuat’ın kolları
ona istediği itimatı, huzuru veremiyordu. Aslen aşkta refah yoktur diye biliyordu fakat bu yan
yanayken de mi bu şekilde diye kendi kendine soruyordu.
“Aşk değilse ne?” Yaşadığı bazı anlar her şeyi unutturuyordu fakat aslabir an birbirini tutmuyordu. O
an aynı yatakta yatıyor olmaları Mine’nin gerçekten istediğini karşılamıyordu. Her an bir arıza
çıkarabilecek, tüm aşk sözlerine rağmen tamamen onun olmayan bir adam vardı yanında. Arada
dizginleniyordu ama artık Mine onun Fuat’a kendini teslim etmiş olduğu şeklinde bir şey istiyordu. Yatakta kendi
rahat etmekten çok Fuat’ı uyandırmamaya ve onu rahat ettirmeye çalışmak hiç de onun yapısına gore
bir şey değildi.
Sabaha karşı hafifçeçe uykuya dalmıştı ki yüzünde Fuat’ın sertleşmiş aletiyle kendine geldi. Uyku
sersemi bir haldeyken önünde beliren sertlikle ilgilenmeye çalıştı fakat buna o an meraklı olmadığı
her halinden belliydi. Bu Fuat’ın ona karşı yaptığı geleneksel sabah karşılamasıydı. Mine gözlerini
ovuşturdu.

Çorlu Masaj Salonu

“Saat kaç?”
“Altı buçuk. Sen daha yat güzelim. Ben çalışacağım.”
Yatağın ona kalmış olduğundan memnundu. Martılar acı, yaygaracı bir şekilde bağlarırıyordu. Kendi evinde
martı sesi yoktu, bu sesler onun başka bir evde olduğunu hatırlatıyor ve uyumasını daha da
güçleştiriyordu. Fuat bu seslere her gün iyi mi karşı koyabiliyor, diye geçirdi içinden. Yastığın arasına
kafasını sıkıştırıp birazcık uyumaya çalıştı. Yorgunluğu martıların gürültüsünden ağır bastı ve birkaç
saat daha uyuyabildi. Birazcık yatakta oyalandıktan daha sonra aynada uzun uzun kendisine baktı. Sonraodadan çıktı uzun koridor süresince yürüyerek Fuat’ın çalıştığı salona geçti.
Dünkü yağmurdan derhal sonrasında koridorda giderek artan ışık huzmeleri güneşli bir güne uyandığını
müjdelemişti. Güneşin parlayan ışıltısı Mine’yi olduğundan daha neşeli meydana getirmeye yetmişti. Fuat pür
dikkat eski bir ikona üzerinde çalışıyordu. Bir Pantokrator İsa ikonasıydı bu. Derhal yanı başında ise
önceden de üzerinde çalıştığı Meryem ikonası vardı. Mine görmeyeli epeyce ilerlemişti Fuat.
Karşısında fotoğraf yaptığı görünüm ise bir harikaydı, yağmurdan hemen sonra havadaki rutubet ve sis kalkmış,
tüm renkler en parlak haliyle günü selamlamıştı. Fuat ve yaptığı ikonalar kadar karşı manzaradaki
ışıklara takıldı. Mine bu güzelliklerle etkilenmiş, yarı dingin bir biçimde,
“iyi sabahlar, sevgilim,” dedi.